Salı, Şubat 27, 2007

sıfır eraş negatif milliyetçilik

hrant dink cinayetiyle birlikte, türkiye'deki dokunulmazlardan biri olan 'milliyetçilik' de tartışmaya açılmış oldu. bu tartışmadan kısa erimli sonuçlar beklemek iyimserlik olur; ancak atatürk'ün farklı farklı açıları hedef gösteren altı okunda da kendine yer bulmuş milliyetçiliğin bir tabu olmaktan çıkmaya başlaması bile, hele bu ülke gibi insanların asker doğduğunun varsayıldığı bir ülke için, olumlu.

tabii bu tartışmanın sulandırılmaya çalışılması şaşırtıcı değil. bu sulandırma çabalarının biri, ertuğrul özkök'ün başını çektiği "milliyetçileri sevelim, onlara kabuklu yemiş atmayalım" yaklaşımı, bir diğeri de ismet berkan'ın köşesinde dillendirdiği "pozitif / negatif milliyetçilik" ayrımı. ilkinin hangi saiklerle yapıldığı malum, benim derdim ikincisiyle.

milliyetçilik, moderniteyle birlikte yaşamımıza giren, 'hayali cemaatler' oluşturma üzerine kurulu bir ideoloji oluşturma çabası. dünyanın birçok topluluğunda farklı kıvamlarda da olsa tutan bir maya. tarihsel görüngüde inişleri ve çıkışları olan, sovyetler'in dağılmasıyla birlikte mikro milliyetçilik türünden örneklerine tanık olduğumuz bir akım. bu akımı 'pozitif / negatif' diye ikiye ayırmaya kalkışmak, her şeyden önce, tarihselliğe bir meydan okuma. ikincisi, bizi tüm felsefi, toplumbilimsel, siyasi kavramları bu tür bir ikili ayrıma tabii tutmanın doğal olduğu düşüncesine iten bir düşünsel kakofoni daveti. üçüncüsü, türkiye'nin milliyetçilik ile olan imtihanı düşünüldüğünde, anlama ile aklama arasındaki çizginin inceldiği, tehlikeli bir siyasi tutum.

neyse ki, basındaki entelektüel isimler, böyle bir ayrımın aculluğu üzerine kalem oynatıyor. işin güzel tarafı, sıfatının başına milliyetçiliği övünerek kondurmakta halel görmeyen kesimlerin dahi rağbet etmediği bir ayrım. hoş, onlar bunu "hepimiz türküz icabında" gibi bir tutumun körlüğünün etkisi altında yapıyorlar; ama olsun.

malum, bu günlerde düşmanını tanımak gerek.

Hiç yorum yok: