Salı, Mayıs 22, 2007

yüzbaşı iti boku mu, fethullahçı polisin biber gazı mı?

cumhurbaşkanlığı seçimleri süresince olup bitenler hakkında çokça yazılıp çizildi. o sırada 'kronik gözleyici' konumunda bulunmamdan ötürü pek bir şey yazamadım; ama aslında yazılacak o kadar çok şey var ki.

birincisi: türkiye'de laiklik diye bir şeyin uzun süredir olmadığı, olan şeyin iktidar kavgasının muhtelif özneleri arasında olduğu açık oldu. ama bir yandan, ironik bir biçimde, tam da bu 'exposition' süresince, bu iktidar kavgası, 'laiklik' perdesinin arkasına gizlendi. sonuçta ortaya, ordunun tankın namlusunu doğrultmaktan çekinmeyeceği, mağdurun ise mağduriyetini uzatmalara götürüp 'halk'tan ekstra puan almayı umduğu tuhaf bir tablo çıktı.

türk silahlı kuvvetleri'nin türkiye'nin 'muassır medeniyetler seviyesi' hedefinin zoraki iteleyicisi olmaktan bu hedefin gereklerini eli belinde kuşkulu gözlerle tarayan bıçkın mahalle abisi konumuna evrilmesi, ibret verici. ancak bu, akp'nin hakikaten gönlümüzün mağdur kahramanlar katına yükselmeyi hakettiği anlamına gelmiyor. akp, maradona gibi, bir dünya kupası öncesinde tekmeleri yeyip sinirlendiği için kırmızı kart gören; bir sonraki dünya kupası'nda ise şahane hünerlerine elle gol atmayı ve bunu "allah'a" -kendisi tanrı demişti; ama akp'liler sevmez öyle tanrı manrı- bağlamayı ekleyen büyük futbolcu. ne de olsa bu ülkede maüdur olduktan sonra elle gol atmak bile mubah.

ancak bir yandan, türk silahlı kuvvetleri'nin tankları türkiye'nin büyük millet meclisi'ne her zaman olduğu kadar yamuk açılı, bir yandan da meclis'in içinde meclis'ten büyük bir muhafız alayı var. muhafızın hıfzı nedir, herkes bilir, kimse söylemez. bir yandan da genelkurmay başkanlığı türrkiye'nin büyyük millet meclisi'ne yürüyerek on dakika uzaklıkta. asker millet olmanın vaciplerinden biri.

bir diğeri de, melih gökçek'in iğrenç şehri ile askerlerin rekreatif yeşil alanları arasında ehven-i şer seçimi yapmak zorunda kalmak.

ya da, diyarbakır ve istanbul'dan iki örneği füzyon mutfağı yapalım: laik bir ordu'nun yaptığı darbenin hemen sonrasında yüce türk ordusu'nun yüce yüzbaşısının yüce köpeğinin bokunu mu yemeyi tercih edersiniz, yoksa takıyyeci iktidarın fethullahçı valisinin bir o kadar fethullahçı polislerinin 1 mayıs şef spesiyalitesi biber gazını mı?

en başında 'birincisi' diyerek söze başlamıştım. bunun ikincisi falan yok; tek perdelik ortaoyunu, adı da "türkiye cumhuriyeti".

Hiç yorum yok: