Pazartesi, Eylül 24, 2007

nemlendirici

'mahalle baskısı' tartışmalarını bıkarak izliyorum. muktedirlerden akp'ye mesaj, "yüzde 47 oy alman bir şey ifade etmez, bak biz buradayız."; akp'den de muktedirlere yanıt, "bundan böyle türkiye farklı bir yer, haddinizi bilin." muktedirler ayağının bu seferki sözcüsü, tsk değil. önce yök, ardından da yargıtay, zaten bildiğimiz konumlarını yineledi; ancak onlara bugüne kadar akp'nin hayrına çalıştığı tüsiad da katıldı. yoklama yapıyoruz, eksik yok. tsk raporlu, liberaller iki arada bir derede, kalan mevcutlu.

ancak bu tür tartışmalarda olduğu gibi, iki tarafın da sormaktan / yanıtlamaktan kaçındığı sorular var. işin kötüsü, muktedirler yanlış soruyu sorunca ikinci bir soruya yer kalmıyor. başörtüsü çevresinde dönen tartışmalar, anayasa'nın 12 eylül anayasası'ndan aslında ne kadar farklı olduğu sorusunu sormamızı engelliyor.

çok şükür, radikal iki gündür bu soruyu sorup yanıtlar veriyor. deniz zeyrek'in haberi ile neşe düzel'in yeşim arat ile söyleşisi, soluk verdi. yıldırım türker'in yazısı ise, 'mahalle baskısı'ndan söz edip yeni mağdurluğa soyunanların içyüzünü faş etti, bir kez daha. iki cami arasında binamaz konumunda, iki kötü arasında seçim yapmak zorunda olmadığımızı anımsatan sözlerdi bunlar.

bu sözlere ileride çok ihtiyacımız olacak.

nemlendirici? eve bir hava nemlendiricisi aldım. mahalle baskısı ile ilgisi yok, benim evin havasının türkiye'nin havasına ne kadar benzediği ile var.

Hiç yorum yok: