Pazar, Eylül 09, 2007

tatil

tatilin en güzel tarafı, günlük haberlerden uzak kalıp kafayı dinlemek. umberto eco'nun söylediği bir söz, benim adeta mottom: haber dünyanın en tehlikeli şeyidir der eco. yalnızca kullandığı dil itibarıyla değil, insanın algısını dün ile bugün arasında bir yerlere sıkıştırması, görüngü noksanlığına neden olması yüzünden de.

ben bu haberlerden yaklaşık bir haftadır uzağım. tatilime rock'n coke festivalindeki güzel konserler ile başladım. özellikle chris cornell ve manic street preachers, festivalin benim için iki sebebi, çok iyiydi. hadi chris cornell, yılların seattle müzisyeni, ondan zaten iyi bir şey bekliyor insan; ancak manic street preachers, brit konser geleneğinden beklemediğim ölçüde iyiydi ve rock'tı.

kötüler ise, ilgilenmediğim olağan kötüler -pentagram, özlem tekin ve rashit teoman kuplesi- dışında, smashing pumpkins ve franz ferdinand'dı. insana tuhaf geliyor, manic street preachers'ın olduğu yerde franz ferdinand'ın headliner olması; ama rock liyakata ve 'iyi'liğe göre ölçülmüyor. ne kadar dansettiriyorsan headliner olmaya da o kadar yakınsın.

iki kocaman bravo da hayko cepkin ve within temptation'a gider. hayko cepkin, her yerde izlenmesi gereken bir şahsiyet, ikna oldum.

sonra da tatil için güney'e, kaş'a geldim. kaş'ı kimseye anlatacak halim yok; ancak tatilin en güzel tarafı, nerede olduğundan çok, belki de nerede omadığın. gazete okumuyorum, haberlerden haberim yok. abdullah gül'ün karısının başörtüsü beni hiç mi hiç ilgilendirmiyor. şu andaki tek sorunum, yarın rüzgar olup olmayacağı.

kaş'ın en güzel tarafını söylemeden edemeyeceğim: munis ve güzel ve kedi ve köpekleri. belki ileride sevgilimin çektiği fotoğraflardan bir seçki yaparım. burada da bir mama aldık ve 'pet benefactor' olduk, o kadar yani.

abdullah gül mü dediniz? hah hah hah!!! umberto eco derim.

Hiç yorum yok: