Cuma, Haziran 08, 2007

her rezalet bir fırsattır

ilaç endüstrisinin nelere vakıf olduğunu, the constant gardener filmini izlemeden önce de biliyordum; hatta filmde anlatılan olayların benzerlerinin -türkiye'de bile- yaşandığından ve yaşanmakta olduğundan emindim. bu yüzden, nijerya'daki olay şaşırtmadı.

şaşırtmayan bir başka şey de, türkiye'deki halkla ilişkiler sektörünün duayenlerinden biri sayılan, bersay adlı bir şirketin başındaki ali saydam'ın, akşam gazetesindeki yazısında olayı algılayışıydı.

halkla ilişkilerin gerçeklik ile görüntü arasındaki dengeyi gerektiğinde görüntü lehine çevirecek bir iş olduğunu zımnen itiraf ediyor ali saydam. pfizer'ın 'üçüncü sınıf' insanları onların rızası olmadan denek olarak kullanmasının onların iletişim uzmanına bir fırsat sunduğunu bile söylüyor utanmadan.

ah, unutmuşum, bu iletişimcilik işi utanarak yapılacak bir iş değil sanırım. öyle olsa sevgili duayenimiz katliam derecesindeki bu olayı değerlendirirken "İnsana, “İyi ki Pfizer’in iletişimden sorumluları arasında değiliz” dedirtecek bir durum" diye geçiştiriyor. Olayın etkisinin değil de kendisinin vehameti hakkında bir söz bile yok. hatta akıllı bir iletişimcinin elinde, pfizer'ın deneylerinde ölen her çocuk yeni bir fırsat olabilir, değil mi?

Hiç yorum yok: