Perşembe, Ekim 12, 2006

orhan pamuk ve “makul çoğunluk”

orhan pamuk, nobel edebiyat ödülü’nü aldı. bunu televizyondan duyduğumda, bir türk’ün mü, yoksa bu ülkenin hain ilan ettiği bir başka yazarın mı nobel almasının getirdiği hazdan dolayı kıvanç duydum, bilmem; ama hasan şaş’ın brezilya’ya attığı goldeki gibi hissettim, yıllar sonra. belki de öyle bir şeydi; değirmenlere mızrak sallayan biri, değirmenin tekini devirmişti.

sonra hürriyet gazetesinin web sitesine girdim. bu gazetenin web sitesinin okuyucu yorumları, ortalama türk hakkında az çok bir veri sunuyor. benim göz attığım öğleden sonra saatlerinden 280’den fazla yorum vardı, yalnızca 22’si, pamuk’u kutlar ya da destekler içerikteydi. kalan “makul çoğunluk”, pamuk’un bu ödülü “vatanını satarak” almış olduğunu düşünüyordu. aralarında pamuk’un romanlarını okumaya kalkışanların hepsi, anlamadığını hiç mahcubiyet duymadan itiraf ederken, nobel’in siyasete alet olduğunu söyleyenler, bu ödülün veriliş mekanizmasının nasıl işlediğini bilmediklerini dahi söylememekte beis görmüyorlardı.

birkaç yoruma göz atmakta fayda var:

burak demircan: sen türklere küfret, hakaret et, kötü herhangi bir şey söyle; istersen seni papa bile yaparlar.yeter ki bu yola baş koy.
halil düzgün:
her geçen dakika bu ülkenin üzerindeki kara bulutları artırmaya ve şiddetli fırtınalar koparmaya çalışıyorlar. biz türkler daha önce bir kere kurtulduk; zamanı geldiğinde ikinci defa da kurtulma başarısını gösterebilecek güce sahibiz. bu arada orhan pamuk; bu dalda bu ödülü alan ilk türk değil benim için. çünkü bu düşüncelere sahip bir insan türk olamaz.
emin tunalı:
ilk önce fransız parlamentosu ermeni yasasını kabul etti,sonra da yazar bozuntusuna nobel edebiyat ödülü. bunlar bir komplonun mozaik taşlarıdır.
burçin çiçek:
hainlere ödül veren düşmanlarımız sakın unutmasınlar ki türk milleti ilelebet payidar kalacaktır. artık uyanma zamanı millet. kanmayın bunlara.
bertan canderoğlu:
uluslararası bir ödüle, liyakate sahip olmanın tek yolu kendi ülkeni kötülemekten aşağılamaktan geçiyor. bunu anlamayanlar varsa hiç boşuna uğraşmasın; bu saatten sonra hiç anlayamazlar.

bu mesajları atanların çoğunun mhp’li olmadığını tahmin ediyorum. ama asıl korkutucu olan da bu. bu ülkede faşist olmak, ‘norm’ haline geldi. 6-7 eylüller, kanlı pazarlar, bu tür insanları gazlayarak yapıldı bu ülkede. şimdi aynı insanların şu politik atmosferde ağza düşecek armutlar gibi pişirildiğini görüyoruz. “makul çoğunluk” denilen de bu zaten: egemenlerin işlerine gelmeyen konularda kullanabilecekleri, istedikleri zaman ise kış uykusuna yatırabilecekleri destek gücü. türkçesi ile söylersek, halk.

‘vatan hainliği’ konusunda ise nazım hikmet son sözü söylemişti zaten.

3 yorum:

teyzenteyfik dedi ki...

evet, bugün hatta epeydir aldigim en güzel haber buydu.

Hasan Sas olayinda hissetmemistim ama sanirim bahsettigin duyguyu bu ödülle birlikte ilk defa hissetim.:)

seloris dedi ki...

madem o kadr büyük bir yazardı neden daha önce vermediler neden o açıklamasıyla paralellik var. bumu farkedememen ilginç ya ıq un çok düşük yada....

ertank dedi ki...

harold pinter'a niye geçen yıla kadar ödül vermediler? halbuki o da 12 eylül olduğu zaman türkiye'ye gelip amerikan büyükelçisi'ni fırçalamıştı. hatta kürtler'in bu ülkede nasıl baskı altında olduğunu anlatan 'dağ dili' diye bir oyunu bile var. belki de verilen bütün nobel ödülleri türkiye'yi bölmek içindir.

yok, IQ düzeyiyle ilgisi yok. ben yazının sonunda aktardığım türden bir vatan hainiyim.